Esdeullah Oğuz'un eserileri
Esedullah Oğuz, yazma dünyasının derinliklerine nüfuz eden, eserleriyle zihinleri aydınlatan bir kalemdir. Onun kelimeleri, sadece bir hikayeyi anlatmakla kalmaz, aynı zamanda yazarlığın özünü, ruhunu ve inceliklerini ortaya çıkarır. Oğuz'un üç kitaplık koleksiyonu, yazarlık serüvenine giriş yapmak isteyenler için bir rehber, deneyimli yazarlar için ise yeni ufuklar açan bir kaynaktır.
Bu özel koleksiyon, yazar olmanın ne anlama geldiğini keşfetmek isteyen herkes için bir davettir. Oğuz'un eserleri, sadece kelimelerin dizilmesiyle değil, aynı zamanda yazarlık yolculuğunun zorluklarını, sevinçlerini ve sırlarını paylaşarak okuyucularıyla derin bir bağ kurar. Her bir kitap, yazarlık serüvenine dair bir pencere açar ve okuyucularını ilhamla doldurur.
Esedullah Oğuz'un eserlerindeki paha biçilmez içgörüler ve pratik tavsiyeler, yazma sürecinin her aşamasında rehberlik eder. Başlangıçtan ileri seviyeye kadar herkes için faydalı olan bu eserler, yazma tutkusunu besler ve yetenekleri geliştirir. Oğuz'un deneyim ve bilgisinden yararlanarak, okuyucular yazma dünyasına olan bu keyifli ve öğretici yolculuğa katılma fırsatını yakalar.
Esedullah Oğuz'un eserlerini keşfetmek, bir yazar olarak büyümek ve gelişmek için bir davettir. Onun kelimeleri, sadece sayfalarda değil, aynı zamanda yazarlık ruhunda da sonsuz bir yolculuğa ilham verir.
Uzaktaki Yakınlarımız Afganistan Türkmenleri & Büyük Selçukluların Kayıp Torunları
Yayıncı : Truva Yayınları (1 Nisan 2022)
Kadimi, Büyük Selçukluların torunları olan Afganistan Türkmenleri ve onların yaşadığı bölge, Türk Dünyası’nda ihmal edilen konuların başında geliyor. Zira bin yılı aşkın bir zamandan beri Kuzey Afganistan’da yaşayan Türkmenler, Türkoloji araştırmalarında hak ettiği ilgiyi görmemiş, bu yüzden bu kadimi halk hakkında şu ana kadar kapsamlı bir araştırma yapılmamıştır.
Oysa, Afganistan Türkmenleri dışa kapalı toplumsal yapıları ve yüzyıllardır sürdürdükleri geleneksel yaşamları ile konuyla ilgilenen araştırmacılar için adeta balta girmemiş bir ormandır.20. yüzyılın başında Orta Asya’nın Sovyet yönetimine girmesinden sonra bölge halklarının laik ve Avrupai yaşam tarzına zorlanmasıyla eski göçebe ve bozkır yaşamına dair birçok gelenek ve örf adetler unutulmuşken, bunlar Afganistan Türkmenleri arasında hâlâ sürdürülmektedir. Nitekim, Amuderyanın güneyindeki Türkmen köylerinde bugün bile tarlalarını öküz ve sabanla süren, susam, ayçiçeği ve mısır gibi bitkileri cuvaz denilen geleneksel değirmenlerde öğütüp yemeklik yağ elde eden, atlar ve eşeklerle yolculuk yapan insanlara rastlamak mümkün.
Bununla birlikte, Afganistan’da 40 yılı aşkın bir zamandır süren istikrarsızlık yüzünden doğup büyüdükleri toprakları terk edip, dünyanın dört bir yanına dağılan yüz binlerce Türkmen de farklı kültürlerle tanışıp, çok farklı hayatlar yaşamaya başlamıştır.
Elinizdeki bu eser, Afganistan Türkmenleri konusundaki bilgi boşluğunu bir ölçüde de olsa gidermeye yönelik ilk teşebbüslerden biridir. Eseri benzerlerinden ayıran en önemli özellik, konunun ilk defa, bölgede doğup büyüyen, yerel dilleri ve örf adetleri çok iyi bilen, yerli bir uzman tarafından ele alınmış olmasıdır. Bu da, eseri daha ilginç hale getirdiği gibi, benzer çalışmalarda sıkça rastlanan hata ve yanılma paylarını en aza indirmektedir.
Ülkem ve Ben
Yayıncı : Truva Yayınları (1 Ağustos 2021)
11 Eylül 2001 tarihinde ABD’ye düzenlenen terör saldırılarından sonra Orta Asya ve Afganistan uzmanı olarak Alman ordusuna giren Esedullah Oğuz burada sıkı bir eğitimden geçtikten sonra bir Alman komutanın danışmanı olarak Afganistan’da görevlendirilir. Amacı, eski ülkesinin yeniden inşasında rol almaktır, ama olaylar beklediği gibi gelişmez.
Esedullah Oğuz, ülkesi Afganistan’dan Türkiye’ye, oradan Almanya’ya uzanan, acı, keder, kan ve gözyaşıyla harmanlanmış, savaşın şekillendirdiği özel yaşamını gerçek olaylar ve karakterler üzerinden bir roman tadında anlatırken, uyuşturucu baronları, intihar teröristleri, CIA ajanları, El Kaide militanları, Ladin’in yakalanması gibi olayların üzerindeki sır perdesini aralıyor.
Kitabı bitirince, Afganistan’da işlerin neden ters gittiğini, barışın niçin hâlâ uzak bir ihtimal olduğunu daha iyi anlayacaksınız.
Zamanın Gerisinde Kalanlar: İslam Dünyası Neden Başarısız? Batı Neden Başarılı?
Yayıncı : Truva Yayınları (1 Eylül 2021)
Dünya nüfusunun yaklaşık beşte birini oluşturan 1.8 milyar civarındaki Müslüman, bugün Batı tarafından şekillendirilen bir dünyada yaşıyor. Müslüman toplumun önemli bir kesimi günümüzde Batı’dan kopyalanan cam vitrinli, geniş caddeli, motorlu taşıtların gürültüsüne boğulmuş modern kentlerde ve bu kentlerin dış mahallelerini dolduran gecekondularda, üst üste bindirilmiş apartman dairelerinde hayat sürüyor. Batı’dan alınmış cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar, arabalar, mobilyalar onların hayatlarını donatıyor.
Aynı şekilde Müslümanların iç dünyalarını, umutlarını, hayallerini ve dünya görüşlerini Batı’da üretilen kitaplar, filmler, tv dizileri, haberler, belgeseller, youtube, facebook, twitter ve instagram gibi sosyal iletişim platformları şekillendiriyor.
Bu kitabın konusu, yaklaşık bin yıl boyunca dünyaya yön veren, bilimden sanata, mimarlıktan ticarete, siyasetten ekonomiye hemen her alanda diğer uluslara öncülük eden Müslümanların son 100 yılı aşkın çabalarına rağmen neden hâlâ Batı’ya bir türlü yetişemedikleridir. Diğer bir deyişle, 50’den fazla Müslüman ülkenin içinden neden Japonya ve Güney Kore benzeri tek bir ileri teknoloji ülkesinin bile çıkmadığıdır.
İslamın altın çağında ve sonraki dönemde Bağdat, Kahire, Şam, İsfahan, Merv, Buhara, Semerkand, Belh ve Herat gibi Müslüman kentlerinden yükselen ilim-irfan ışığı yüzyıllarca dünyayı aydınlatmış, hatta karanlık çağdan çıkış arayan Avrupa’ya tünelin sonunda görünen ışık misali yol göstermişti.
Geçmişinde büyük başarılar bulunan ama artık zamanın gerisinde kalmış bir uygarlık sızlanarak, şikayet ederek ve eski başarılarıyla avunarak durumu daha ne kadar idare edebilir? Tekrar zirveye çıkmak içi n yapılması gereken ne? Tüm bu soruların cevapları, bu kitapta.
Hedef Ülke Afganistan
Yayıevi: Doğan Kitap
1979 yılındaki Sovyet işgalinden sonra dünyanın gündeminden düşmeyen Afganistan, 11 eylül 2001 günü teröristlerin ABDde gerçekleştirdiği saldırıdan sonra tekrar gündemin ilk sırasına yerleşti.
Türkmen gazeteci-yazar Esedullah Oğuz bu kitabında bizlere Afganistanın XIX. yüzyılda Rusya ile Britanya İmparatorluğu arasındaki "Büyük Oyun"la başlayan ve günümüze dek iç çatışmalar ve dış müdahalelerle devam eden çalkantılı tarihini anlatıyor.
Süper güçlerin bölgedeki müttefikleri aracılığıyla oynadıkları bu kanlı oyunun son perdesinde, başrolde fanatik İslamcı Taliban hareketi var. Hedef Ülke Afganistan, Taliban iktidarında Ortaçağ karanlığına sürüklenen ülkeyi bugünlere getiren süreci anlamak, yaşananlardan gerekli dersleri çıkarmak ve geleceğe ilişkin kestirimlerde bulunmak isteyenler için önemli bir kaynak niteliği taşıyor.
Âşiklar Kentinden Gelen Kiz
İpeksi beyaz teni, ince uzun boyu ve beline kadar uzanan simsiyah saçlariyla güzelligini ve cinselligini erkekler üzerinde ölümcül bir silah olarak kullanan Türkmenistanli pahali telekiz 19 yasindaki Ayna Ramazanova, iskolik gazeteci karisinda aradigini bulamayip teselliyi disarida arayan varlikli mimar Selçuk Eren, milyarlik holdingin tek varisi, eglence düskünü Cüneyt
Kahraman, sosyetik, hirsli ve havali karisi tarafindan küçümsenen bagarisiz dizi oyuncusu, yakisikli Yusuf Sahin.
Bekledigi Çikisi bir türlü yapamayan geng yönetmen Ender Kirmizikan ve hayat kosusunun son kulvarinda dahi hayallerinden vazgemeyen, eski tiyatro ve dizi oyuncusu 71 yasindaki Asal Durmus.
Tüm bu insanlar binbir emekle hedeflerine ulastijinda, onlari tatsiz bir sürpriz beklemektedir. ISID militanlarinin yilbasi gecesinde Reina Gece Kulübü'ne düzenledigi saldiri, kahramanlarimizin hayatlarini sonsuza dek degistirir.
Türkmenistan: Stalin’den Niyazov’a
Stalin’den Niyazov’a", kelimenin tam anlamıyla ‘yağmurdan kaçarken doluya tutulan’ bir Orta Asya toplumunun güncel öyküsüdür.
Türkmen gazeteci Esendullah Oğuz, yüz on yıllık Rus esaretinden kurtulduktan sonra neredeyse Stalin döneminin karanlık günlerine dönüveren ülkesinin, Niyazov’un "kişilik kültü" altında, "bağımsız, demokratik bir cumhuriyet" olarak nasıl yönetildiğine ışık tutuyor.
Totaliter rejimlerle çok uzun bir süre yönetilmiş insanların, birden insan haklarına ve özgürlüktere inanmış, demokrat vatandaşlar ve siyasteçiler haline gelemeyişinin örneklerinden biri, bugünkü Türkmenistan.